Dreamer der ki;
“ben” içinde taşıdığın ayrılıktır; “ben” senin yalanlar ordundur. Kendi “küçük ben”lerinden her birini her söyleyişinde yalan söylüyorsun.
Ancak kim olduğunu biliyorsan “ben” diyebilirsin; yaşamının efendisi isen, bir iraden varsa…
Kendini gözle. Kim olduğunu bul
Dünya düşlediğin gibidir; bir aynadır. Dışarıda dünyanı bulursun, kendi kurduğun, düşlediğin dünya. Dışarıda kendini bulacaksın. Git ve kim olduğunu gör.
Bağlarından kurtul. Kendini özgür kıl. Katılaşma, direnme. Kabullen! Kim olduğunla bilinçli olarak karşılaşmaya razı ol. Başkalarında kendi yalanlarını, öz çıkarlarını kollayışını ve bilgisizliğini bulmaya… Değiş! Böylece dünya da değişecektir! Kendini öldürüyor, aldatıyor ve yağmalıyorsun. Başka ne bulabilir, kendinden başka kiminle karşılaşabilirsin ki?
Beter bir dünya yaratıyorsun, ardından kendi yarattığın şeyden, kendi eserinden dehşete düşüyorsun. Dünyanın nesnel olduğunu düşünüyorsun.
Dünya, onu düşlediğin gibidir. Git, dünyaya gir ve kendini kabullen. Kendi içinde taşıdığın yoksullarla, zorbalarla, toplum dışına atılmışlarla tanış. Sabahtan akşama dek yarattığın tüm süprüntüleri kabullen. Bundan kaçınma, sakın hiçbir şeyi suçlama. Kendini dünyana bırak. Git ve yarattığın şeyi bilinçli olarak kabullen; müsamahasız; cahil ve ölü bir dünya.
Bağlarından kurtul. Direnme. Dünyanın akıp yoluna girdiğini göreceksin. Kabullen!
Şimdiye dek bağdaşamayıp karşı çıktığını düşündüğün şeyi, yüreğinde uyum içine sok.
Bir kişinin erki, kendine sahip olmakta ve koşut olarak kendisine teslim olmasında yatar.
Teslim olmak ve sahip olmak, kişinin her yaptığı şeyde bulunması gereken temel unsurlardır. Uyumluluk en büyük güçtür. Bununla zayıf ve yenilmiş bir adamın teslim olmasını değil, kendine sahip olan, dünyayı dize getiren bir adamı kastediyorum.
Benim yanımda hem teslim olmayı, hem de sahip olmayı öğreneceksin.